Şimdi Oktoberfest zamanı…

Şimdi Oktoberfest zamanı…

“Ekim Festivali” diye basit bir şekilde Türkçe ’ye çevrilebilir belki. Ama gerçek anlamı: Münih’te her yıl Eylül’ün son haftasıyla Ekim’in ilk haftası arasında düzenlenen dünyanın en büyük bira festivali, Oktoberfest. nn

OKTOBERFEST, senenin bu döneminde sadece Almanya'dan değil dünyanın dört bir yanından yaklaşık 6 milyon turist ağırlıyor.

 

Oktoberfest zamanı Münih’e gelmek isteyenlere yazı daha yeni başlıyorken hemen bir öneri: konaklayacağınız oteli 3-4 ay önceden ayarlamanız tavsiye edilir. Özellikle bu dönemde yerli ve yabancı turistler bölgeye akın ettiği için, otel fiyatları senenin bu döneminde en az 2 katına çıkıyor. Bir de yer bulma sıkıntısı var tabi, bu fiyatlara rağmen otellerde yer bulmanız zorlaşıyor.

Festival dışında kalan dönemlerde de Münih çok keyifli bir şehir. Tarihi yapıları, parkları, konsept kafeleri, eğlenceli gece hayatı sizi cezp edebilir. Bu sebeple “Altstadt”(eski şehir merkezi)’ne yakın yerlerde konaklamanız, festivalin yanında şehri de keşfetmeniz açısından iyi olabilir.

Şehri hızlıca gezmek isteyenlere minik bir tüyo: Birçok turistik noktadan geçen 19 Numaralı tramvayla kısa bir tur yapabilirsiniz. Tramvay, yağmurlu havalar için de kurtarıcı bir seçenek.

Münih’te Oktoberfest’in kurulduğu festival alanı Theresienwiese bölgesi olarak geçiyor. Şehrin tarihindeki bütün önemli kutlamalar, kraliyet düğünleri ve at yarışları bu alanda yapıldığından, bugün şehrin en büyük eğlencesinin de burada gerçekleşmesi çok normal sanırım.

Her sene Münih belediye başkanı, festivalin en büyük çadırındaki bira fıçısını musluğunu açıp Bavyera Bölgesi başkanına bira ikram ediyor, işte festival böyle bir törenle start alıyor. Sonra da binlerce kişi bu musluktan deliler gibi bira içmeye başlıyor.

Oktoberfest biraları 1 litrelik külçe gibi ağır bardaklarda servis ediyorlar. Ben bir tanesi zor kaldırıyorken, garsonların 7-8 bardağı bir arada nasıl taşıdığına şaşırıyorsunuz.

Oktoberfest’te, içine binlerce insanın sığacağı rengârenk çadırlar kuruluyor. Bu çadırların her birine giriş ücretli, hatta bazı çadırlara önceden rezervasyon yaptırmanız bile gerekiyor. Bütün çadırlarda biranın su gibi aktığını söylememe gerek yok sanırım. Biranın yanında neler var derseniz; sosis, patates kızarması, domuz eti ve ‘pretzel’ gibi Almanların vazgeçemediği yiyecekler eşlik ediyor.


Festival alanında 15’e yakın dev çadır var, bunların hepsi kendine has tarzda dekore edilmiş ve ayrı konseptteler. Bu dev çadırların içine yüzlerce insan sığabiliyor. Çoğu çadırın sponsoru bölgenin önemli bira üreticileri. Çadırlardan en ünlüleri; Hofbrau, Augustinerbrau, Hippodrom ve Oide Wiesn diyebiliriz.  Bazı çadırlarda çadırlarda markaların festivale özel ürettikleri “Oktoberfestbier” biraları servis ediliyor. Unutmadan hatırlatalım, “Oktoberfestbier”lar dışarıda içtiğiniz biralardan daha fazla alkol oranına  (yaklaşık %6,5) sahip.

Festivale yöresel Alman kıyafetleri giyerek gelmek de ayrı bir gelenek. Ülke dışından gelen turistler de bu sevimli geleneğe uyum sağlamış durumda. Erkekler “Lederhose” kadınlar “Drindle”larını giyip festivalin ruhuyla bütünleşiyorlar. Senenin bu döneminde, Münih’in neredeyse bütün giyim mağazalarında bu yöresel kıyafetleri görebilirsiniz.

Bu festivalde Her şey biradan ibaret değil tabiî ki. Alanda lunaparkı da içine alan bir panayır bölümü var.  Dönme dolaplar, çarpışan arabalar, macera trenleri ve adını bilmediğim bir sürü ışıklı şey…  Biraz da bira içtiyseniz, üstüne bu oyuncaklara binip eğlenmek gibisi yok.

Upuzun bir masada tanımadığınız insanlarla dip dibe biralarınızı yudumluyorsunuz. “Böyle bir kalabalıkta nasıl eğlenilir ki?” Diye düşünmeyin. Siz de bir çılgınlık yapıp, en yakın zamanda bu festivale gidin,  kimseye aldırış etmeden dans edin, yiyin, için, eğlenin!  Hep bir ağızdan bilmediğiniz şarkılara eşlik edin, eminim çok iyi gelecek.

 

Bu haber Kübra Çelebi tarafından son kontrolden geçirilerek yayına alınmıştır.